Pazar, Nisan 16, 2017

Pazar Gözlemim-8-İnternet kesintisi ve referandum

        Merhaba sevgili Misafirlerim,
evet veya hayır. Anayasa referandumu.
Referandum

                Üç dört gün kadardır yazamıyorum çünkü internete giremiyorum. Elektrikler kesildi bir öğleden sonra ve elektrikler geldi benim internet gelmedi bir türlü. Bekledim bir gün kadar, sonra “121” Telekom arıza servisini aradım. Aramaz olaydım, başım döndü, mideme kramplar girdi sinirden. 10 liralık kontur harcadıktan sonra: “teknik bir arızadan dolayı arıza kaydınızı alamıyoruz” uyarısı aldım Robottan. Birkaç kez daha denedim yine aynı cevap geldi.
                Bu arada Vodofon konturum çok az kaldığı için çarşıya çıktım.
               Vodofon bayisine girdim her zamanki gibi gülerek ve “Merhabalar” dedikten sonra bana garip garip bakan çalışan bir delikanlıya “kontur yüklemek istiyorum” deyince “maalesef iki gündür kesiğiz, ne yaptıysak aşamadık bir türlü; 60-70 bin TL. Zararımız var” dediğinde korktuğum ve düşündüğüm başıma geldi diye geçirdim içimden. Biraz sohbet ettikten sonra sinir ve çaresizlik içinde ayrıldım oradan. “Ya acil bir durum çıkarsa uzun görüşmem gereken bir durum olursa!” kaygılarımla yürümeye başladım, sinirli sinirli.
                Memleketi, referandumu, insanları, kendimi, geleceği, olanları, yaşananları ve yılları düşünüp gözlerimin önünde gerçekmiş gibi izleyerek yürümeye devam ettim gelişi güzel. Sersemlemiştim o anda ve nereye gitmem gerektiğini bilemedim bir anda. Kimi kime şikâyet edecektim ki..?
                Ortalık kalabalık, referandum heyheyleri, tamtamları çalıyor her yerde ve hiçbir şey umurunda değil sanki insanların; bazıları uzaktan seyrediyor bazıları ellerinde bayrak ve flamalarla halaylar çekiyordu. Biraz seyredip düşünme fırsatı yaratmak istedim kendime. Bir Telekom bayisine girdim o hırs ve sinirle. Kendileri birkaç kişi çalışan oturuyordu bilgisayarlarının başında ve anladım o an onlarda sorun olmadığını ve “Siz de internet kesintisi oldu mu birkaç gün içinde?” deyince de şaşırmış halde bana bakan genç delikanlı “hayır, öyle bir şey olmadı” dedi. “Hiç mi olmadı?” dedim emin olmak için. “Hiiç” dedi ısrarıma şaşırarak. Hızla ayrıldım oradan ve yürümeye başladım tekrar cadde de.
                Yarım saat kadar sersem bir halde yürüdükten sonra sağ yanımda bir Vodofon bayisi daha gördüm ve daldım içeriye. İki genç kız oturuyordu bilgisayarlarının başında. “Kontur yükleyeceğim” deyince “buyurun” dedi ileride oturan bayan. Ona doğru birkaç adım attıktan sonra numaramı söyledim ve ücretini ödedim. Onlara da sorduğumda “hiç kesinti olmadı” cevabını aldım ve kontur yükleyebilmenin sevinciyle çıktım oradan da.
                Gevşemeye ihtiyacım vardı. Oturabileceğim sakin bir yer aradım. Kahve çay derken bir saat kadar zaman geçirdim ve eve doğru yola çıktım…
                Eve geldiğimde zaman oldukça geçti. Biraz evde bir şeylerle oyalanıp Telekom’la yaptığım sözleşme aklıma geldi. Sözleşmeyi buldum ve ilk sayfada “4441444” rakamlarını gördüm, mavi tükenmez kalemle yazılmıştı. Hemen aynı numarayı aradım ve yine “121” de olduğu gibi daldan dala konarak nihayet bağlanabildim ve karşıdan canlı bir ses duydum “Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?” diyen erkek sesiydi.
                Anlattım durumu ve arıza kaydımı yaptıramadığımı söyledim. Birkaç soru ve konuşmadan sonra vatandaşlık numaramı ve telefon numaramı vererek arıza kaydı yaptırmayı başardım.  Telefonumu kapattıktan yarım saat sonra bir mesaj geldi “Arıza kaydınız yapılmıştır, 48 saat içinde size bilgi verilecektir.” Diyordu gelen mesajda.  Saat gecenin 23’ü olmuştu bu arada…
                Cumartesi gecesi uyuyamadım bir türlü sinirden ve serzenişten. 48 saat denilmesi sinirlerimi iyice germişti ve bende durumun kasıtlı olduğu kanısını güçlendirmişti. 48 saate zaten her şey bitecekti.  Referandumun üstünden neredeyse bir gün geçmiş olacaktı. Nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum gecenin 03’ünden sonra. Birkaç kez yataktan kalkıp gezindim evin içinde. Bir türlü sakinleşemiyordum…
                Pazar sabahı saat 10 civarında telefonum çaldı ve Telekom’dan olduğunu söyleyen bir erkek arıza için geldiklerini ve adresi sordular.  Bir saat civarında geçtikten sonra tekrar arayıp arızanın giderildiğini söylediler. Baktım modeme ışıklar yanıyordu. Sevindim elbette ama içimdeki güvensizlik ve burukluk hala kendini koruyor.
                Hemen bağlandım internete ve ilk işim blok oldu. Merak etmiştim.  Daha önceden hazırlamış olduğum bir yazıyı yayınladıktan sonra oy kullanmak için hazırlandık bizim ihtiyar delikanlıyla ve oy kullanmaya gittik.
                Saat 13 sularıydı oy kullanacağımız okula vardığımızda. Ortalık sakin görünüyordu. Sandık numaramızı buldum. Oyumuzu kullandıktan sonra yavaş yavaş yürüyerek kahveye doğru geldik. Birer çay içelim diye. Gelin görün ki, kahve kapalıydı. Bahçesinde 20 kadar kişi oturuyordu dışarıda. Kahveci de oradaydı. Yasakların bitmesini bekliyordu herkes. Ayrıldık oradan da evin yolunu tuttuk tekrar.
                Anlaşılmıştı bizim durum, evde geçecekti gün. Seçim sonuçlarını merak ederek bekledik bir şeylerle oyalanarak.
                                                                                                                              16-04-2017
                                                                                                                              Halil Gönül
Görsel:Pixabay.com

6 yorum:

  1. Türkiye nin ruhuna Fatiha okundu bugün.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef öyle oldu. Gelecek günler çok şeylere gebe. Özellikle Avrupa'dan gelen oylara çok şaşırdım demesem yalan olur. Avrupa'da yaşayan insanlar adına çok üzgünüm. İki arada bir derede kalacaklar.

      Sil
  2. Bu kadar ümitsiz olmayın... Ben olmak istemiyorum... Sonuçta; bence yarı yarıya oran. Bu kadar büyük bir hayır oranıyla başına buyruk davranamayacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, sevgili "bahce perim" teselliniz için sağ olun. Ümitsizlik değil, yalnızca benim öngörüm. Öngörüp geleceği ve ona göre tedbir almak gerekiyor. Türkiye "kurt-kuş" ortaklığından itibaren bir yol ayrımına girmişti ve şimdi o yol ayrımının devamı geliyor. başka bir çatal yani. Şu referandum tam da o yol ayrımının noktasındayız Türkiye olarak. Osmanlı döneminde her ne kadar halifelik ve şeriattan bahsedilsede gerçek anlamda bir şeriat olmamış. Benim kitap tanıtımlarımın birinde Halil İnalcık'ın kitabında var bunlar. Eğitim seviyesi düşük olan toplumumuz din-iman kisvesi altında başka amaç ve niyetlere doğru sürükleniliyor. Şu anki alınan sonuç mürekkep yalayanlarımızın kulağına 15 yılda kar suyu kaçtığını gösteriyor ama yeterli değil bu. Hala yaşayacağımız sancılar var önümüzde. Uzağa gitmeden bile son 15 yıl değerlendirildiğinde çok şey görünüyor zaten bana göre.
      Mertle savaşmak kolay ve zevklidir, ama riyakarla asla savaşamazsınız, her hamlede batarsınız taa ki kendi kendine çelme takıncaya kadar. Hırsı bir türlü tatmin olmaz çünkü, hiç bir şeyi görmez, kabullenmez; ve daima ileri için bir adım atmaya çalışır. Üzgünüm, hep beraber göreceğiz; dileğim ben yanılmış olayım. Sevgi ve saygılarımla hoşça kalın.

      Sil
  3. Avrupa'dan gelen oyların güvenilirliği tartışmalı bence. Sonuçta seçimi yapanlar onları sakladılar ya da ne kadar iyi korudular. Çok kolay değiştirilebilir oylar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Sevgili Saadet Uslu, çok haklısınız ben ce de her şey yapılabilir. Bu saatten sonra artık ne söylense hakkı var. Bu kadar rezil bir durum görülmedi hiç bir zaman. Ne hakim, ne adalet, ne siyaset, ne iktidar, ne yöneticiler hepsi de zan ve töhmet altındadır. Artık bu zihniyet bitmeli bu memlekette. Türkiye'de ikibuçuk, üç milyon mühürsüz zarfın geçerli sayıldığı ve bunu da iktidar partisinin üyesinin istemesi üzerine yapıldığını açıkça beyan eden bir seçim kurulu var bu memlekette. Beyin yok bu garabetlerde, ışınlanmış robotikler sanki. Ama geldikleri çağ belli ki çok eski bu zamandan ve imalat teknolojileri de oldukça çağ dışı kalmış. Ağzından çıkanları kulakları duyup işleyemiyor çünkü. bu toplumun da kendisi gibi olduğunu sanıyor.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.