Salı, Mayıs 30, 2017

Modası Geçmeyen Kıyafet


Sevgi ve Şefkat

                “Sevgi ve Şefkat, modası geçmeyen tek kıyafettir ve birlikte giyilir. Ne sevgi şefkatsiz ne de şefkat sevgisiz giyilmez.

Pazartesi, Mayıs 15, 2017

Cumartesi, Mayıs 13, 2017

Analar günü kutlu olsun

Ana ve Yâr 

Ana gibi yâr olmaz,
Her yâr ana olmaz.
Ana olanın kalbinde,
Yâr olanın gönlünde;
Yer darlığı olmaz.

Cuma, Mayıs 12, 2017

Yaşlı seyyar satıcının hayalleri ve elindekiler

Ev
Sakın Bilmesin

                Asgari ücretli işçi emeklisi adam, evini geçindirmektir, karısını rahata erdirmektir derdi. Arada bir kendisine de mükafat gerekli.

                Emekli yaşlı geç evlenmiştir; bir çocuklu kadınla. İlk evliliğidir adamın. Ne de olsa sıcak bir yuvası, işinden döndüğünde sıcak çorbası olsun istemiştir gönlü; hele bir de “Hoş geldin derse yorgunluğunun üstüne, güler yüzle, ne ister ki daha.  İçip sıcak çorbasını iki lokma ekmekle, bir de oldu olacak, acı bir kahve üstüne; değme gitsin keyfine. Satmıştır anasını dünyanın.

Perşembe, Mayıs 11, 2017

Çimenlerin gövdesindeki gözyaşlarım


Çimenler ve Ben

Ağlamak istiyorum,
Yüzükoyun çimlere yatarak.

Fiji adasında bebekler hiç ağlamazmış, neden?

Bebek-Anne
Hiç ağlamayan bebekler

                Merhaba sevgili misafirler,
                Bu yazımda hiç ağlamayan bebeklerin sırrını paylaşacağım sizlerle. Neden böyle bir şey yazdığımı sorarsanız: Sevgili Eylül annesi nin linkteki yazısını okuduğumda aklıma geldi.
                Sevgili “Eylül annesi bence de haklı sitemlerinde, ancak benim burada belirtmek istediğim konu sevgili “Eylül annesi” nin yazdıklarıyla ilgili tartışmak değil, aksine yazılarını okuduğumda yıllar öncesi tesadüfen okuduğum bir yazı aklıma geldi ve aklımda net olarak kalanları yazmak istememdi.

Çarşamba, Mayıs 10, 2017

Çiçeği burnunda Mühendislik anılarımdan birisi-İngilizce Öğretmeninin Kâbusu

İngilizce öğretmeni
İngilizce Öğretmeninin Kâbusu

                Zamanlar gelip geçiyordu sürekli hiç bana sormadan. Bense kendi zamanımı yetiremiyordum bir türlü. Sürekli yeni arkadaşlar ediniyor birlikte oturup kalkıp sohbetler ediyorduk. Çok güzel edebiyat sohbetlerimiz ve sosyoloji sohbetlerimiz oluyordu genellikle.
                Arkadaşlarımız arasında sosyoloji mezunu vardı ve bitirme tezi “İntihar olayı” imiş.  İntiharın yüce bir şey olduğunu ve erdemlilik olarak değerlendirdiği bir tezmiş ve 100 almış tezinden. Savunmaları da genellikle askeri alandan seçilmiş. Örnek olarak: Bir askerin cephede esir düşmesi ve esir düştüğünde konuşup birliğini ele verme ve birliğinin yok olma riskine karşılık kendini kendine verilen atropin isimli iğneyi yaparak intihar etmesi durumudur. Askerî açıdan bakıldığında haklı gibi görünen bu durum sosyal yaşama aktarıldığında bana normal bir durum gelmiyordu ve uzun boylu tartışmadan sonra ben arkadaşı ikna edebildim erdemlilik olmayıp tam tersine yaşamın yükünden kaçarak ölüme saklanma olayı olarak baktım meseleye.

Salı, Mayıs 09, 2017

İnsanoğlu Yok Olacak mı?

Haydaaa!

Garip gelmeye başladı insanlar,
Yeni vardım farkına.
Ölçtüm, tarttım
Olmadı;

Soframız ve siyaset

Siyaset

1960’lardan günümüze


                Merhaba sevgili Misafirlerim.
                Bu yazımda biraz siyaset ve soframız ilişkisinden bahsetmek istiyorum ve bu konuda düşündüklerimi aktarmak istiyorum sizlere. Ne ilgisi var sofrayla siyasetin? Diyeceksiniz biliyorum. Var, hem de çok var; o kadar ki: domatesin pahalı olduğunu düşünüyor ve söylüyorsanız siyaset yapıyorsunuz demektir, şikâyetiniz var demek ki ve şikayetinizi dile getiriyorsunuz.
                Öncelikle yıllar öncesine gitmek ve o yıllardan -neredeyse 50 yıl- bu günlere bir yolculuk yapmak istiyorum hafızamda ve yapabildiğim kadarıyla buraya aktarmak istiyorum.
                “68 kuşağı” diye bir ifadeyi neredeyse duymayanımız yoktur her halde.

Pazar, Mayıs 07, 2017

Pazar Gözlemim-12-Hayatımızdaki yalanlar üzerine

Yaşlı Ford

Gül Kokulu Lokum

        Merhaba tekrar, sevgili Misafirler. Elbette bugün de Pazar pazarına çıktım, her zamanki yaptıklarımı yaptım yine, otlu sac pidesi ve çay, bir saat kadar oturdum kahvede ve kafamın içindekileri birbirinden ayırmaya çalıştım. Karar veremiyordum başlangıçta, ne yazacağım? Hangisini yazacağım? Diye düşündüm uzun bir zaman. Haydi kalk bakalım dolaş biraz da öyle karar ver dedim kendime içimden ve dolaşmaya başladım aheste aheste sakin olan Pazar yerinde. Epeyce bir zaman yürüdüm hiçbir şeye aldırmadan.

Yalan söylemek, yalanı yalanla kapatmak

Yalan

Yalan, yalan,
Sözlerinde yalan,

Cuma, Mayıs 05, 2017

Çiçeği burnunda Mühendislik anılarımdan birisi-Ukalalığım için özür dilemem

İçimdeki cevher

Ukalalığım için özür dilemem

            Diz boyu ukalalığım ın üzerinden günler geçmesine rağmen bir türlü kafamdan atamıyordum; farkına vardığım günlerden beri. Şube müdürümüzü her görüşümde, dairede, lokalde, sokakta hatta rüyamda; utancımdan yerin dibine giresim geliyordu sanki. Adama bir şey de diyemiyorum ancak saygıyla ve utançla selam vererek hemen sıvışıyordum olduğu yerden.
                Adam hiç de oralı bile değildi sanki, beni saf bir çocuk olarak algılamış olmalı ki bana kırılmamış diye umut ederek kendimi biraz olsun teselli etmeye çalışıyordum ama içimde kanayan yara oldu sürekli ve bir yolunu bulup özür dilemek gerekliydi mutlaka. Nasıl yapacağımı da bilmiyorum -söz aramızda- bu arada.

Perşembe, Mayıs 04, 2017

İşte böyle oldum birden

Yüz

Issız dağlara çıktık birlikte,
Arkada bıraktık geçmişi de;
Geleceği ayırdık kendimize,
Verdik el ele,

Çarşamba, Mayıs 03, 2017

Çiçeği burnunda Mühendislik anılarımdan birisi-Avan Proje

Başardıııık!

Avan Proje

                Van'ın Gürpınar ilçesi, o yıllarda-1984-85- küçük bir yerdi. İller bankası da o dönemlerde belediyelerin üst yapılarıyla da ilgileniyordu. Bu iş de o nedenle İller Bankası tarafından finanse edilip belediyenin aylık ödeneklerinden belli oranlarda kesiliyordu.
                Yemekte biraz havadan sudan bahsettikten sonra işe geçti sohbet konusu.  “Ya abi, sen jenere menere dedin ama biz bir şey anlamadık bu işten, nedir bu işin aslı?” dedi yüklenici parlayan ve aynı zamanda da tedirgin bir gözle, gözlerimin içine bakarak.  Kontrol tekniker arkadaş da bakıyordu bana dikkatle.  “Çok basit bir şey, tavan döşemesini ters çevirip oturtacaksınız temele” deyince iyice şaşırdılar ve dalga geçiyorum sandılar önce. Birbirlerine baktılar alay mı ediyorum diye ama son çare gibi görünüyordum onlara ki ısrarla öğrenmek istiyorlardı durumu.
                “Döşemeyi yapamadık ki nasıl ters çevireceğiz?” dedi yüklenici. 

Çevremizi nasıl değerlendiriyoruz?

Gerek yok söze

Salı, Mayıs 02, 2017

Çiçeği burnunda Mühendislik anılarımdan birisi-ukalalığım diz boyu

iş makinası
Ukalalığım diz boyu

                Yavaş yavaş alışmaya başladım kuruma, Van’a ve arkadaşlara. Kısa sürede arkadaşlıklar kurmaya başladım, bu durum pek de alışık olduğum bir şey değildi aslında ve ben kendime şaşıyordum çünkü: kolay arkadaşlık kurabilen biri değildim veya ben kendimi öyle sanıyordum. Her zaman tanımaya çalışarak uzun bir zaman geçirir ve istikrar görürsem karşı davranışlarda ancak kanım kaynıyor arkadaş oluyordum genellikle. Bu durum bana yaşam şartlarımdan gelen bir alışkanlıktı, çok zarar çekmiş ve acılar yaşamıştım kolay arkadaşlıklardan. Kullanıldığımı ve sömürüldüğümü düşündüğüm çok durum yaşamıştım.

Kaşık-10-Veysel Ustabaşı

İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!

BÖLÜM-10

16 Mart 1989

VEYSEL USTABAŞI

"Alımlı kadın"

KAŞIK

         Veysel kariyerinde hızlı ilerledi kısa zaman içinde. Önce kısım ustalığına, ardından üç ay gibi kısa sürede baş usta olmuştu atölyeye. Maaşına da zamlar yapılmış, sıkıntı çekmiyordu artık eskisi gibi. Fatma’nın bir dediğini iki etmiyor her dediğini karşılamaya çalışıyordu ama bir taraftan da yetişemeyeceğinden endişe duymaya başlamıştı çünkü: 
      Son zamanlarda istekleri çoğalmaya başlamış, olur olmaz şeyler istemeye başlamıştı Fatma. 
       Zaman zaman tedirginlik yaşasa da zamanla düzeleceğini düşünerek sesini çıkarmak istemiyordu. Karısının kalbini kırmak istemiyordu her şeyden önce.

Pazartesi, Mayıs 01, 2017

Bir duygu boşalması ve ortaya çıkanlar.

El
Kendimle savaşım

Birkaç günlük hikâye bu, gördüğüm bir yüz rahatlattı beni önce: Kariyer basamakları hızlı tırmanılmış, emekleri var belli; sevindim, hem de çok fazla. Rahatsızlık hissi de vardı ilk andan beri ama neden diye sormadım kendime…
Birkaç gün hayal içinde yol aldım, sevinç ve burukluk içinde. Hatta şiir bile yazdım üstü kapalı anlatımla. Derken iki gün sonra biraz daha araştırmaya karar verdim durumu. İşte o anda küt diye kocaman kayalar kösüverdi birden tepeme ve ben altlarında kaldım paramparça.