Cumartesi, Eylül 30, 2017

Mühendislik Anılarım-Ustanın İntikamı

İntikam İlacı
"İntikam İlacı"

               Bunu duyan usta talip olmuş yardıma. Kayınının bulunduğu ekibe kahvaltıyı o dağıtmaya karar vermiş. 
         Şantiyede nereden baksanız 200 veya fazlası çalışan vardı. Bizim usta müshil ilacını suyun ve çorbanın içine koyup veriyor servisleri. Kendisi de aceleyle içiyor çorbasını şantiyeden kalkan ilk servisle ayrılıyor ekibiyle beraber.
                Çalışmaya başladık yazın yakıcı sıcağında, bizim usta çok neşeliydi, şarkılar türküler gırla gidiyordu bayram yeriydi sanki bizim hat boyu. Makinalar başka hatlardan bizim hatta gelip bekliyor işleri bitse de gitmiyorlar veya fazla kalmak için savsaklıyorlar. Bana diğer ekip sorumlusu arkadaşlardan telefonlar gelmeye başladı bu arada. Ben müdahale etmiyordum, hoşuma da gidiyordu bu durum, çünkü Makine yalnızca bize tahsisliymiş gibiydi. İşler şıkır şıkır gidiyordu böylece hiç bekleme yapmadan makinaları.
                Öğleye doğru iki veya daha fazla ekip çökmüş, iş bırakmak zorunda kalmışlar ishalden. Mideleri bozulmuş birden. Sahada içtikleri sudan olduğunu düşünmüşler ilk anda. Yapacak bir şey kalmamış o hatlarda ve bütün makinalar bize yönlenmiş oldu böylece.
                İçlerinden biri biraz daha fenalaşınca doktora gitmiş hastaneye. Hastanede ortaya çıkmış durum. Öğrenen kişi gelip şantiyede bahsedince soruşturma başlıyor ortalıkta. Kayın huylanmaya başlıyor eniştesinin kahvaltı dağıtmaya talip olmasından. Daha önce kendisinin de ayakkabı ve elbiselerini saklaması aklına gelince uyanıyor meseleye ve iz sürmeye başlıyor.
                Şantiyeler içinde hem dostluklar hem de düşmanlıklar olur ve zaman zaman dost ve düşmanlar değişir.
                Durumu anlayan ve oldukça kızan kayın hat başında çektiği fotoğrafları cep telefonundan köydeki tanıdık arkadaşına gönderiyor ve resimlerin basılıp köy kahvesine asmasını istiyor. Böylece eniştesinden intikamını almayı planlıyor.
                Sahaya çıktık her zamanki gibi yine. Güvenlik önlemlerini alıp kazıya başladık, yarım saat geçmedi ki, bizim usta telefonlara cevap vermekten işe bakamaz duruma geldi. Küfürlerin bini bir para denecek cinsten, sinir küpü durduğu yerde duramıyordu. Dikkatimi çekti durum ama işin fazla aksamadığını görünce de müdahale etmedim.
                Öğleyin oldu, yine hat başında gölge bir köşede yemeklerimizi yerken takıldım ustaya. “Hayrola usta, oldukça sinirliydin bugün” dedim. Demez olaydım patladı birden. “Sormayın şefim, rezil oldum köyde, puşt rezil etti beni, adımı ibneye çıkardı. Baksana şu fotoğrafa, ben domalırken ve arkam yırtık, birisi de tam arkamda bekliyor bir şey yapacak gibi. 'Sen parayı böyle mi kazanıyorsun?' Diyor hanım bile, küfrediyor bana. Babasının evine gideceğini, köyde dile düştüğümü söylüyor. Sen gel de kızma, çileden çıkma, yuvamı dağıtacak bu şerefsiz benim. Sanki onun ablası değil benim karı. Köy kahvesine bir de fotoğraf asmışlar. Ben ne yapayım şimdi şefim. Gel sen söyle bana.”
"İntikam böyle alınır"
                Anlamıştım olanları ve vahametini durumun. Çok nazik bir konuydu hele bir de doğunun ücra bir dağ başı köyü olunca durumlar hayli zordu elbette. Ne yapabilirim? Diye düşündüm bir süre. Adam işi bırakıp köye gitmeye karar vermişti. “Akıllı uslu kim var burada köyle konuşabilecek, hanımınla konuşabilecek?” diye sordum kendisine. İsimler aldım kendisinden ve oradan ayrılıp o kişilerin bulunduğu ekiplerin çalıştığı hatlara gittim. O ekiplere bakan sorumlu ekip başıyla da daha öncelerinde birlikte çalışmıştık ve ayrıldığımız zaman çok istemişti birlikte çalışmamızı, ayrılmamı hiç de istememişti. Öyle olması gerekiyordu ve ayrılmak zorundaydım o zaman.
                Karşıda beni görünce sevinerek koşturup karşıladı beni hat başında. Yine kendilerine bakacağımı sanmış, geriye döndüğümü düşünmüş ilk anda gördüğünde beni. İş verimleri çok düşmüş benim ayrıldığım zamanlardan sonra. İşi bırakmayı bile düşünmüş. Kimseye söz geçiremez olmuşlar, doğru dürüst boru ve başka malzemeleri zamanında yetişmez olmuş.
                Ayak üstü olmayacak konuşma, gölgeye çekilerek oturduk biraz ve konuyu açtım. Onlar da duymuşlar meseleyi ve komik olduğunu düşünüyorlardı. Durumun ciddiyetini anlattım kendisine ve akrabalarıyla özellikle ustanın hanımıyla konuşup ikna etmesini, durumun şakadan ibaret olduğunu ve şakayı yapanın da kendi kayını olduğunu söylemesini istedim.               “Tamam şefim, emrin olur, başım gözüm üstüne. Hemen şu işleri yoluna koyayım bu işe bakacağım, için rahat olsun. Ustanın hanımı benim de yeğenim olur.” deyince rahatladım ve teşekkür ederek döndüm hattın başına. Rahat olmasını söyledim kendisine.
                Bir saat kadar geçmişti ki, gülmeye başladı tekrar bizim usta. “Köye gelmesin o pis herif” demiş hanımı ve hanımının babası. Oynamaya başladı bizim usta boruların üstünde keçi gibi sekiyordu borular üstünde.

2/2

 

                                                                                                                              24-07-2017-1100
                                                                                                                   Halil GÖNÜL
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.