Cuma, Ekim 13, 2017

Kaşık-24-Ana-Oğul Sohbeti

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Ana-Oğul sohbeti"

BÖLÜM-24

ANA-OĞUL SOHBETİ

KAŞIK

                “İnşallah anacığım inşallah. Allah o günleri gösterir bize değil mi?” dedi Veysel lokmasını ağzına alırken.
                “Oğlum sakın unutma, can bedende sağ oldukça çok su akar bu derelerden. Suyun sesini dinle sen. Huzurunu kaçırıp da kendine eziyet etme hiçbir zaman. Bu beden hesabını sorar sonra sana.
         Bak gözünün önünde örnek işte kayın pederin. Vücuduna yüklendi adam yıllardır o da iflas etmek üzere artık.
                 Sen sen ol vücuduna iyi bak, bunun yolu da gönlünü, kalbini ferah tutmaktan, kimse hakkında kötü düşünmemekten geçiyor. Anladın mı benim canım oğlum.”
                “Anladım canım anam anladım, ne cevher mişsin de haberim yokmuş be. Hiç de böyle konuşmazdın sen.  Seninle bol bol sohbet edelim bundan sonra olmaz mı? Hoşuma gitti sohbetin. Sen hiç meraklanma tamam mı anacığım.”  Dedi Veysel. Ana oğul birbirlerine bakıp gülüştüler.
                “Hadi ye yemeğini, seni gidi seni! Alaya alıyorsun beni değil mi?” dedi Sultan Veysel’e gülerek. “Olur mu anacığım, o nasıl söz, ben seninle alay eder miyim hiç. Hakikaten bu kadar derin söz duymamıştım senden daha önce. Hem derin hem de duygulu. Ben seni taş yürekli sanıyordum ya!” dedi Veysel yine gülerek.
                “Hadi oradan, ye yemeğini fazla konuşma. Boğazını aldıracaksın. Senin çenen düşecek belli ki sıkılmışsın sen yatmaktan. Ben de yemeğimi bitireyim de biraz sonra bir daha bakayım şu adamcağıza.” Biraz durakladı, bir şey düşünmüştü ama diyemedi Sultan. “Sahi Veysel bunlara telefon etsek olur mu. Belki hakikaten haberleri yoktur adamın durumundan. Ne dersin sen.?” Dedi sultan.
                “Anacım olur mu öyle şey, mahalle duydu benim durumu ve gelip gidenler oldu. Adam bayılıp düştüğünde ziyaretçiler buralardaydı daha. Ziyaretçi saati dolmamıştı.  Duymuşlardır mutlaka ama, başlarında bir iş falan olmasın. Yoksa insan ne kadar kötü olsa veya kötü düşünse de böyle günde gelmeyip de ne zaman gelecek. Adam ne de olsa bir ömürdür o kadınla birlikte, karnını doyurdu açık çıplak bırakıp kimseye muhtaç etmemiş. Bir iş olabilir başlarında.” Dedi düşünceli haliyle anasına bakarak Veysel.   
                İkisi de kötü düşünmek istemiyorlardı ama birbirini teselli etmek için söyledikleri sözlere kendileri de inanmıyorlardı. Neden gelemediklerini ya da gelmediklerini bilmek de istemiyorlardı. Ne de olsa akrabalıkları olmuştu hasbelkader onların arı kendilerine de ardı, en azından kendileri öyle sayıyordu.
                Öğreneceklerdi elbette zamanı gelince. Yusuf geleceğim demişti Sultana arabadan inerken. Biraz sonra gelir diye düşündü sultan. Bir an tereddüt etti Veysel’e söylemek için. Ya gelmezse üzülür oğlan diye düşünerek bir an söylemekten vaz geçti Veysel’e Yusuf’un geleceğini. Neyse beklesinler şimdilik gelirse görüşürler.
                Aklına geldi sultanın, bu saatte ziyaretçi almazlardı ki, nasıl gelecek Yusuf buraya? Bir yolunu bulur o, hiçbir şey yapmazsa telefon eder geldiğini bildirmek için. Dur hele bekle bakalım. Diye yatıştırdı kendini.
                                                                                                           08-10-2017

                         Halil GÖNÜL

Görsel: Google Görseller



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.