Pazartesi, Kasım 13, 2017

Soruların Cevabını Buldum!

"Soruların Cevabı"
Sorulara Cevap

                “Oturmuş arpacık kumruları gibi düşünüyorsun, neyi düşünüyorsun hala, düşünecek ne kaldı?”
                “Daha yeni başladım galiba, korkuyorum.” Diyerek baktı gözlerine karşısında duran kadının. Kadın; fırtınaya tutulmuş Selvi gibi sallandı olduğu yerde, adımını atmaya çalıştı ama atamadan ilişti yanındaki sandalyeye. Bakıyordu sürekli ne yapacağını, yapması gerektiğini bilemeden.

                “Düşünecek ne var, her şey ortada. Yapılacak bir şey de yok bu saatten sonra, yaşayıp gideceksin işte, ne eksiğin var?”

                Cevap aradı bir süre dalgın dalgın etrafına bakarak ağlamaklı gözlerle. Neden düşünüyorum sahi ben? diye sordu kendi kendine sessizce. Aslına bakılırsa kendisi de cevaplayamıyordu kendine sorduğu soruyu; cevaplayamamasının bir nedeni vardı, duymak istemiyordu kulaklarıyla, içi biliyordu zaten tüm soruların cevaplarını. Hangi soruyu sorsa gizli gizli kendine, bütün cevaplar kendine çıkıyordu.
                Her adım atarken aldığı kararlar, sorduğu sorulara verdiği cevaplar aklının köşelerine gizlenmiş her soruşunda zıplayıp çıkıveriyorlardı ortaya ama bunu kulaklarıyla duymak istememesi bütün cevapları bulunmaz ve cevaplanamaz kılıyordu.
                Aklınca düşünmeden adım atmaz, cevaplanamayan sorulara mutlaka bir cevap bulurdu bütün yaşamı boyunca, vardı elbette cevapsız soruları ama kendinden başkalarını ilgilendiren şeylerdi o nedenle ilgilenmezdi.
                Bir soruyu defalarca sorar ve defalarca cevaplar adım atmadan önce enine boyuna değerlendirip adımını öyle atardı her zaman; çıkan sonuçlarına da daima katlanır her birinden kendisine dersler çıkarırdı. İşte bu nedenle attığı tüm adımlara ait soru ve cevaplar kendisinde gizlidir adeta soru ve cevap deposudur.
                Soruları daima kendisi sorar ve kendisi cevap verir, her zaman başkalarının soracağı sorulara öncesinde cevapları hazırdır ancak çoğunlukla cevaplamaya ihtiyaç duymaz çünkü zaten cevaplayabilecek çok kişi vardır çevrede.
                Neden cevap bulamıyorum diye sorduğu soruların cevabı ise başkaları tarafından da cevaplanamayan, cevaplansa bile kendini tatmin etmeyen cevaplar olarak kalırlar. O yüzden başkalarının cevaplarını beklemek fazla tercihi olmadı.
                Aldığı kararları defalarca kez tekrar tekrar gözden geçirip değerlendirdi, her seferinde farklı bir şey bulmak istedi gerçekten farklı bir şey çıkar mıydı aranılanlarda, hiç çıkmadı; hayal kırıklığıydı hepsi de birinden bile çıksa kendine yüklenecekti ama çıkmadı, kendini kötü hissetmesinin altında yatan nedenlerin en önemlisi de buydu.
                Sesli sorduğu sorular vardı ama kimse de üzerine alınıp cevaplamaya yanaşmıyordu, yanaşmadılar da hiçbir zaman. İnsanlar böyleydi işte, hep aranmaktan hoşlanırlar, hep aranılan, sorulan olmak isterler ama kendileri aramayı akıl etmezler aranılıp sorulmadıklarında. Sevilmediklerini, unutulduklarını falan düşünür darılır kırılır veya gönül koyarlar, kin beslerler “gösteririm ben sana, sakla sarı samanı, gelir elbet zamanı” saklarlar hep sarı samanları; nereye depo ediyorlarsa.
                Düşmeye gör, bak sarı samanlar depolardan nasıl da çıkıyorlar, yastık altından çıkan altınlar gibi. İşte altın kural çoğuna göre. Yapabildin mi sen bunu? Yapamadın, yapamazsın ki! Eğer gelip sorsaydın bana neden diye? zaten cevap beklemeden görürdün durumu ve cevabını kendin verirdin ve yıllarca saman saklama zahmetinden de kurtulurdun. Kendine eziyet ettin yıllardır eziyet.”
                Doğru yapamamıştı kendisi de benzer şeyleri ama kimseye de kin, kırgınlık gibi şeyler düşünse de içinde beslememişti, sakladığı sarı samanları da olmadı hiçbir zaman; o yüzden kışları ayazlarda yiyeceksizlikten öldüler içindeki beslediği yabani hayvanlar; o kadar da acılarını yaşayarak.
                Neden hep ben sevgimi göstermek zorundayım, neden hep ben sırtımda taşıyacağım? Başkaları da yapsa ya ben görsem! Olmaz, hep sen yapacaksın.

İşte cevabı soruların; “Her şeye maydanoz oluyorsun, olma.”


                                                                                                 25-10-2017-0208
                                                                                                    Halil Gönül
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.