Cuma, Şubat 23, 2018

Bu İnsanların Kökünü Kazıyacaksın Abi-2-Nasıl Yani?

Ford

Nasıl Yani?

                Biraz bekledim, gelen giden olmadı ve yürümeye başladım can sıkıntısından. Bu arada aklım da çalışmaya başladı, bakmayın öyle salak sulak göründüğüme az çok çalışıyor ya, hele işine geldiği zaman daha çok çalışıyor; çalışıyor çalışmasına da bazen de çok çalışması zarar veriyor.
                Bu seferki çalışması faydalı galiba; otostop yapacağım mecburen, büyük ihtimalle de kamyon olacak bineceğim. Eğer beni arabanın yakınlarında gören olursa o arabadan indiğimi tahmin edebilirler ve kodamanın biri yürüsün dangalak diye öç almaya kalkabilirler ve almayabilirler. İşte bu nedenle arabadan uzaklaşmam lazım. Dedim ya çok çalışmaya başladı galiba.
                Koşturarak dönemeçte duran kamyonun yakınına geçtim, benim arabanın görünmeyeceği bir noktadayım artık. Kılık kıyafetim de kamyon şoförü gibi, şansım yaver gidiyor anlaşılan. Kendimi bozulan kamyonun şoförüymüş gibi pazarlayacağım. Yattı kafama bu fikir.

                “Tamam oldu bu iş, işte bir Ford kamyon geliyor harıl harıl, yükü ağır anlaşılan. Hemen işaret ettim, görür görmez.  Genç bir kaptan, zınk diye durdu dibimde ve kafasını uzattı biraz sağa ve açık camdan “geçmiş olsun abi, yolda mı bıraktı seni tosun” dedi gülümseyerek.
                “Sormayın ya, bu gün şanssız günüm demek ki, ama sen geldin şansım dönmeye başladı galiba. Beni en yakın sanayiye atabilir misin?
                “Emrin olur kaptan abi, ne demek benim delikanlı emrinde. Biz ne güne varız, böyle günlerde olmayacağız da. Atla.”
                Atladım kaptanın yanına ve ara gazlarla şahlandırdı toz ve egzoz dumanı içinde. Anlaşılan delikanlısı biraz hırpalanmış motor yağ yakıyor. Haa! yağ yakacak tabii ki, mazot pahalı olduğu için ince yağ kullanıyorlar ya zaten. Yol biraz rampa, yük ağır, hava sıcak, toz toprak her taraf ve hır hır hır gidiyoruz, uykum gelmeye başladı bir taraftan, arkama yaslansam uyuyup kalacağım. En iyisi kaptanı lafa tutmak, konuşturmak ve ben de böylece uyumamış olurum.
                Havadan sudan sohbet etmeye başladık derken face, Instangram, insanlar, icatlar, savaşlar derken zamanın nasıl geçtiğini anlamamaya başladım ben, zaman akıp gidiyordu kendi kendine ve üstelik eğlenmeye de başlamıştım kaptanın konuşmalarından. Bazen tıkandığı yerde birkaç cümleyle konuyu açıp devam etmesini sağlıyordum. Sonra da tastık mekanizmasını çalıştırıyordum her şey yolundaydı anlayacağınız.

                “abi insana insan demişler ama bence insan dememek lazım bunlara, insandan başka her şeye benziyorlar senin anlayacağın.”

                “Nasıl yani?”

                “Nasılı var mı be abim benim? Irz düşmanlığı desen insanda, namıssızlık desen ha keza, öldürme, cinayet desen öyle, hırsızlık öyle, senin anlayacağın, abime söyleyeyim her türlü pislik var bu insanda. Kökünü kazımak lazım bu insanın. Şöyle alacaksın atom bombalarını yükleyeceksin uçaklara, birer bidon da benzin ver edeceksin Dünya’nın her yerine yakacaksın anasını satayım. Bazen ne diyorum biliyor musun? Abime deyem; şööle bi hastalık mastalık çıksa da kırıp geçirse de kurtulsak şu insan denilen mendebur yaratıktan. Çok ırat ederiz valla.”
                Gülmemek için dudaklarımı ısırıyorum bir taraftan, bir taraftan da konuyu biraz daha derinleştirmek istiyorum.  “Ya kaptan, tam da dediğin gibi olacakmış ama galiba uzaylılar felan el koymuş anlaşılan, hani şu adamın biri atom bombasını icat etmiş de başka biri de caponların üstüne atıvermiş ya birkaç dene, gerisini getirmemişler ya da getirememişlerdir her halde, yoksa neden köklerini kazımasınlar ki, madem düşmanlar; Öyle değil mi sence de?”

                “Abime söyleyem, valla eyi dedin, tam da dilimin ucundaydı. Benden çok yaşayacan valla; ben söyleyemedim sen söledin. Hay çok yaşa!  Şu aya maya gidiyola ya hani, benim tahminim adamlar aya çıkacaklar, arkasından benzin döküp havadan bi kirpit çakacaklar, olup bitecek bu Dünya, başları ırat yaşayıp gidecekler ayda.”

2/4
Devam edecek.

1/4 gelsin

Görsel: Google Görseller

6 yorum:

  1. Lisede okulum şehre bayağı uzaktı. Şehirlerarası yolun üzerindeydi. Yolda kavun satanlar vardı ve hemen karşıya geçince de hani kamyoncuların yemek yediği lokantalar vardır ya... ondan vardı. Bazen öğlenleri yemek yerdik, sohbetlerine de denk gelirdik sürekli. :) Çoğu sohbeti hoş insanlardı. Hikayeyi okuyunca o zamanlar geldi aklıma. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İrem E.
      aaa ne güzel! iş gezilerimizden birisinde "kamyoncuların olduğu lokantalarda yemek hem taze hem ucuz olur" demişti de yemek yiyeceğimiz zamanlarda genellikle kamyoncuların bol olduğu yerler gözetlerdik. :)

      Sil
  2. Dün akşam muhabbeti oldu evde kamyoncuların olduğu yerler güvenli olur demişti eşim
    İzmir istanbul arası arabasıyla yolculuk yapacak bir evladımıza uzun yol yorar bir yerler de yat uyu dedim eşim de ona öyle söyledi kazıklanmadan güzelce yemeğini de yersin gibi bir sohbet geçti demek ki bu konu da hem fikir olan çok:)
    elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı,
      benim gözlemlerime göre de doğrudur tespit çünkü: kamyoncular yemek konusunda biraz ehli keyif sanki, bayat yemeği hemen bilirler kolay kolay yutturamazlar işletmeciler. bir diğer yanları da kendi aralarında iletişimleri güçlüdür ve gurup oluştururlar ve aynı yerde mola verirler. paraları da kıymetli olduğu için pahalıyı pek sevmezler. :)

      Sil
  3. kamyoncuyla face,ingstram muhabbeti,😀 ırz düşmanlarını atom bombası da temizlemez herhalde,ortam şu sıralar çok karışık.. en son yazdığınız "adamlar aya çıkacaklar, arkasından benzin döküp havadan bi kirpit çakacaklar, olup bitecek bu Dünya, başları ırat yaşayıp gidecekler ayda." müthiş fikir olmuş..😀emeğinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertuğrul Yıldırım,
      teşekkür ederim. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak başka şeydir bu memlekette. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.